HAK SAHİBİ, İKRAR SAHİBİ, DAVA SAHİBİ VARDIR; MEYDANA GELECEKTİR!
HAK SAHİBİ, İKRAR SAHİBİ, NİKÂH SAHİBİ GELSİN YOL EVLATLARINI ZULÜMAT YOLUNDAN KURTARSIN!
BİZİM İKRARIMIZ VARDIR; DOĞAN GÜN BİZİM GÜNÜMÜZDÜR!
ÜMİDİMİZ VARDIR, ÜMİTSİZ DEĞİLİZ!
KABEDE BENİ İMAM ETTİLER, MEDİNE’DE BEYAN ETTİLER!
Mürşidi Kamilullah Seyyid Hasani Sani
HASANİ SANİ’ NİN ŞİİRLERİNDEN
BİZİM AĞIRGÖL
Mekân kurduk Ağırgöl’dür yurdumuz
Sildik içerde kalmadı kurdumuz
Kimseden yoktur korku derdimiz
İkrar imandır, yoldaşımız bizim.
İkrar iman yoldaş olunca ne olur?
Dünya ahret cadde olur, yol olur
İnsanlar birbirine talip, kul olur
Hakk’a doğru giden yoldur bizim.
Hakk’a giden yol, ikrar imandır
Hak onların kalbinde ulu mihmandır
Ulu Divanın kurulacağı zamandır
Hâkimin divanında davamız var bizim.
Hâkimin gazabından titrer dağ ile taşlar
Nicelerin gözünden akar kan ile yaşlar
Dünyaya güvenen hükümdar başlar
Dünyayı elma gibi atacak kuvvetimiz var bizim.
Dünyayı atacak kuvvet Hakk’ın emri rızası
Mukadderatın yazdığı kaderi, kazası
Kanunu görmemiş vücudu, azası
Mukadderatı kıyamete atacak hakkımız var bizim.
Ağırgöl’de yurt kurduk oturduk
Ak defter ile kara defteri getirdik
Hesapları gördük tamam ettik bitirdik
Malları sahiplerine vermeye emrimiz var bizim.
HASANİ ezelden koyunun çobanı
Ağırgöl’de kurarlar Ulu Divanı
Ayırırlar birbirinden insan ile hayvanı
Hakikat meydanında meydanımız var bizim.
YOK, DEDİLER
Yer gök yok iken biz var idik
Varın emriyle sır gömleğini giydik
Nikâhımız kılındı ervahı ezele erdik
Rahmet Deryasından gayrı yok dediler.
Mekânımız oldu Rahimi rahman
Otuz harf ile heceyi Kur’an
Başımızın tacı, belde kemeri nuran
Kalbimizde Furkan yok dediler.
Cenabı Hakile bir mekânda kararımız
Biz kul olduk Hak ile ikrarımız
Yaptık yoğurduk verdi fermanımız
Bu dünyadan başka dünya yok dediler.
Dünyayı biz yaptık yoğurduk
Muhammed Ali ervahlarını doğurduk
Dü cihana tellal olduk bağırdık
Hakikatten gayrı ikrarımız yok dediler.
Dünya ahret iki kısma ayrıldı
Birine baki diğerine fani ismi verildi
Her can aslı aslına sarıldı
Kur’an’da kan katil yok dediler.
Baki Kur’an’dır fani de Furkan
Fani dünya için döküldü kan
Baki, Hakk’ın emriyle mutlu Hasan
Hilafı yok, doğrudur dediler.
İmtihan olmak için geldik cihana
Kol kol olduk dağıldık her yana
Şit, İsmail ile sarıldık bir cana
Ana baba bir, yâd yok dediler.
Şit ile nikâhımız Kubbede kılındı
Doğum beşiğimiz sırda sallandı
Emri fermanımız ikrarda alındı
Ervahımız birdir, fark yok dediler.
Cümlemiz birbirimize eyledik secde
Nur doğdu âleme, eyleyin müjde
Secdeye varın, niyaz edin sizde
Âdem ile Havva’ya secde yok dediler.
Fırkayı Naciye, fırkayı acıdan ayrıldı
İkrar imana yol namı verildi
Kırklar cemine postumuz serildi
İkrarsıza dar didar yok dediler.
Nuh’un tufanı çıktı dize
Sırdan nikabı çektik yüze
İbrahim Halilullah dediler bize
Narı nur oldu, ateş yok dediler
İbrahim, Hacer aslındadır aslımız
Kureyşi Haşimi neslindedir neslimiz
Nur ile münevver olmuş karakaşımız
Mustafa’dan gayrı, güzel yok dediler.
Ana rahmine düştük hayırlı gecede
Bir makam göründü gayet yücede
Hem doğurdu, hem doğduk Hatice’de
Fatıma’dan başkası, hiç yok dediler
Atam Muhammed’dir tacı serimiz
Ali Murteza’dır belde kemerimiz
Hasan, Hüseyin’dir şepperi, şüpperimiz
Talipten gayrı, göz yok dediler.
Doğumda ispat olundu vücut
Rahmet çeşmesi Fatıma’da mevcut
Cümlemiz birbirimize eyledik sücut
Talipten öteye, yol yok dediler.
Evladı Resulde yolumuz düzüldü
Talip namıyla ismimiz yazıldı
Doksan bin kürede ezilip süzüldü
Pişmiş hel olmuş, çiğ yok dediler.
Dedem İbrahim’dir, ebem Emine
Kamer’den süzüldük İsmet damına
Defterimiz yazıldı Hacı Kureyş namına
Evladı Resuldür, yalan yok dediler.
Tamam, oldu günümüz geldik dünyaya
Cenabı nurumuz benzer gün ile aya
Elestü-bezminden geliyor bu maya
Sütü temizdir, çiğ yok dediler.
Kendimize baktık ne uzun ne kısa
Görürüz yanımızda vardır bir kimse
Taksimi ezelden verildi bu hisse
Bundan iyi tellal yok dediler.
Bize dediler mahşer tellalı
Ak defter ile seçsin helâlı
Seçilecektir hakikatin malı
Aşikârdır, gizli yok dediler.
Kıyamet olunca ölüler dirilecek
Her can kendini meydanda bulacak
Fatıma talip olanı alacak
Geri kalana şefaat yok dediler.
Fatıma, kim olduğunu edelim beyan
Gâhî kız, gâhî oğlan geldik ayan
Zülfikâr’ı biz eyledik ihsan
Buna şek şüphe yok dediler.
Batın erenleri böyle okudu künyemiz
Kendim Mustafa’yım, İbrahim’dir özümüz
İmam Hasan Hüseyin’dir, Ali nikâhımız
Tasdikli künyeye Hak’tır dediler.
İmtihan olduk, imtihan bitti
Kırk birinde defterine kaydetti
İkrar iman carımıza yetti
Dünya ahret korkusu yok dediler.
İmam Hasan evladıyız, gizlidir sırrımız
Nice bin kez geldik, kimse bilmez yerimiz
Nesli Hacı Kureyşi, Mevalidir pirimiz
Kureyş’ten gayrı bir pir yok dediler.
Şimdiki ismimiz koyduk HASANİ
Ervahı ezelden Fatıma canı
Koyunun evladıyız, hem de çobanı
Bu çobandan yüce hiç yok dediler.[
BİZDEDİR
Gafil aç gözünü bak yüzümüze
Görmeden taş atma izimize
Rahi hakikat bağlıdır özümüze
Hakk’ın emri rızası bizdedir.
Daima yalan isnattır sözünüz
Hakk’ı görmez kördür gözünüz
Hakk’ın divanında karadır yüzünüz
Gözünüz duman, kalbinizde güman sizdedir.
Hakk’ın emriyle geldik rızadır yolumuz
Doğruyuz doğru söyler dilimiz
Güruhu Naciye’yiz, nurdur ilimiz
Hakk’ın nuru, sırrı bizdedir.
Hak’tan gafilsiniz şerdir işiniz
Ayağınız yerde, göktedir başınız
Cenabet olur, pistir edep yeriniz
Hak’tan emirsiz sürgünlük sizdedir.
Biz gafil değiliz, Hak bizde mevcut
İkrar imanla yoğrulanmış vücut
Âdem secdegahımızdır eyleriz sücut
Hakk’ın mekânı durağı bizdedir.
Secdemiz kalbimizde cevahir dükkândır
İbadet edenlere kani mekândır
Aşikârı gizlisi hepsi Hakk’a ayandır
Hakk’a giden doğru yol bizdedir.
Hakk’ı yerde gökte sakın arama
Nefse uyup şerre, şura yarama
Aklın varsa dizilirsin sırama
Saf saf olan Ulu Divan bizdedir.
Salâvatla doğduk geldik cihana
Ali babamız, anamızdır Fatıma ana
Ebemiz Hatice yoktur bir bahane
Hak’tan gelen emri Kur’an bizdedir.
Emri tutmadınız, şefaat yoktur size
Yalan isnat ettiniz her daim bize
Hak’tan sürgün, yolunuz uğradı göze
Tipi, boran, narı cehennem sizdedir.
Kur’an’ı yalan yanlış okuma
Renksiz halı, kilim bize dokuma
Ansızın uğrarsın sonra okuma
Hak’tan atılan atom bizdedir.
Evladı Resule ettiniz buğzu adavet
Cenneti aldınız yoktur sizde kasavet
Kim size edecek böyle bir şefaat
Havva’yı aldatan Tauz sizdedir.
Hakk’ın emri nerde ise Hak orada
Hak cümlesinden uludur her yanda
Kaldır perdeyi, gizlilik çıksın arada
Hakk’ın emri rızasına bağlılık bizdedir.
Hak emri rızasını tutanların kuludur
Kalbimiz sırrı hikmet nurla doludur
Yolumuz Hakk’ın emri rızasına doğrudur
HASANİ’yle kul olanların sultanı bizdedir.
BAĞLA BENDİNE
Kendine sahip olmak istersen
Bendini bağla ikrarın bendine
Kalbinden inkârı çıkarmak istersen
Bağlanırsın sadık yârin bendine.
Yoldaş ol kalbine yolun bir ola
Kalesini, burcunu düşmandan ala
Düşmanı süre, kendine dost bula
Dostun bendini bağlaya bendine.
Dostla varırlar Divanı Hakk’a
Açıp defterini künyesine baka
Dostun eliyle ışığını yaka
Bendini bağlaya Hakk’ın bendine.
Hakk’a bağlanan bent açılmaz
Bir olanlar birbirinden seçilmez
Her cana bir boyda kaftan biçilmez
İkrar bent ile bağlana iman bendine.
İmana bağlanan bent, edebi namustur
Canı, cananı, namusu, vicdanı hastır
Namusu, vicdanı olmayan vücudu boştur
Bendini bağlamış yılanın bendine.
Yılanın bendine bağlanan bent ağuludur
Hakk’ın Divanından sürgün kovuludur
Zulümatta can efkârlı korkuludur
Bendini bağlamış ziyaretlerin bendine.
Hakk’ın emrinden başka ziyaret yoktur
Yüze gülücü erler, gerçekler çoktur
Münkire meydan, mümine zindanı oktur
Gerçek erler bağlıdır münkirin bendine.
Münkire meydan veren gerçek olamaz
Nasipsizdir, Hak’tan nasip alamaz
Dağlar, taşlar şefaat kılamaz
Şefaat bağlıdır Fatıma’nın bendine.
Fatıma’dır Hakk’ın emri, Hakk’ın kapısı
İkrar imanla yapılmıştır yapısı
Hatice’den okunur künyesi, kaydısı
Bendini bağlamış nikâhın bendine.
İki eş alanın bendi kesiktir
Hak’tan emirsizdir, baldıra âşıktır
Sureti güzele candan maşuktur
Bendi bağlıdır nefsinin bendine.
HASANİ bendini bağla Hakk’ın rızasına
İkilik girmesin vücudun azasına
Her daim hazır ol nefsin kazasına
Bendini bent et, Ulu Divan bendine.
İBADET
Doğruluktan başka ibadet yoktur
Kalpte olan ibadet Hak’tır
Fuzuli ibadet eden çoktur
İbadet doğru söz söylemektir.
Doğru alıp vermek ibadettir
Sarraflınmış cevahir zi kıymettir
Sarraftan olan, vücuduna hükümettir
İbadet dolu, boşu ispat etmektir.
Mayanın aslıdır, hası ispat eden
Özü doğru olandır Hakk’a giden
Sarraftır cevahiri zi kıymet eden
İbadet hası, hamdan ayırmaktır.
Hası, hamdan ayıran sermayeli tüccar
Sermayesizden, sarrafsızdan daima kaçar
Fuzuli ibadet eden havada uçar
İbadet kanatları yorulup deryaya düşmektir.
İbadet nur deryasından alınmış
Kalpteki ibadete nazar kılınmış
İçi dışı sarraflınmış bilinmiş
İbadet sermayeden kârını bilmektir.
Sermayeden kârını bilen insan
Cümle müşküller ona olur asan
Kendi küresinden kaynayıp pişen
İbadet şaduman olup kalpten gülmektir.
HASANİ kalpteki ibadetin kârı var
Üç yüz altmış altı azaları olmuştur yar
Vücuttan sorulmuş yoktur hiç ağyar
İbadet içerdeki dost ile dost olmaktır.
İSPATI BU DEVİRDİR
Birliği bekleme yoktur dünyada
Başta tefrikat doğmuştur anada
Gözleri sürmeli, elleri kınada
Her devrin ispatı bu devirdir.
Birliği ispat eden HASAN’dır
Bütün işler ona ihsandır
Birliğe giren, Hakk’ın emriyle insandır
İnsanlarla hayvanların ispatı bu devirdir.
İki baş var; iyilik, kötülük başı
Ne kulağı var, ne gözü, ne de kaşı
Türlü, türlü yemekleri tatlıdır aşı
Ziyneti, lezzeti dünyanın ispatı bu devirdir.
Başta kötülük almış yürüyor
İyilik zebun olmuş ayakaltında çürüyor
Kanunsuz dünyada iyiliği kim sürüyor
İyiliğin, kötülüğün ispatı bu devirdir.
Bu devirde ispat olan aşikâr olur
İşleğinden, süreğinden ibret alır
Kendinde olan düşmanını tanıyıp bilir
Tanınmış olan düşman ispatı bu devirdir.
Dünyanın sahibidir edip, eyleyen
Yürütmüş dilden dile bilip de söyleyen
İyiliği, kötülüğe mağlup eyleyen
Kanunla, kanunsuzun ispatı bu devirdir.
HASANİ SANİ, ne gâvur ne Müslüman
Hakk’ın emrindedir her zaman
Kanunla, birlikten olmuş imtihan
Birlikte olanla olmayanın ispatı bu devirdir.
İSTERİZ
Allah ile Muhammed’in minnetinden
Minnettar değiliz himmetinden
Görünmez yoktur cennetinden
Ne gideriz ne de gitmesini isteriz
Meydana attılar Ali gibi eri
Yolunda verdi can ile seri
Kanber’i, Düldül’ü, Zülfikâr’ı
Ne çeksin ne de çekmesini isteriz.
Zülfikâr’ın iki çatal ağzı var
Ali’nin ağzında Hak sözü var
Kerbela’da takdirle yazılmış yazı var
Ne okuruz ne de okumasını isteriz.
Hüseyin kimin emriyle vardı Kerbela’ya
Evladı ayaliyle kurban oldu Mevla’ya
Memur olup gitmiş cenneti alaya
Ne minnet ederiz ne de cennet isteriz.
Mukadderatta şer eliyle yazılmış yazı
İki dili var, iki de ağzı
İkiyüzlü Mehdi’yi şahbazı
Ne gelsin ne de gelmesini isteriz.
Yalancı olmazla yola giden
Terki edep, terki hayâ eden
İçi boş kovan gibi bir beden
Ne gireriz ne de girmesini isteriz.
HASANİ SANİ cümle mahlûkat dirilsin
Sağı, çürüğü hepsi birbirinden ayrılsın
Hâkimin Ulu Divanı gelip kurulsun
Hem kurulsun hem de kurulmasını isteriz.
HAKİKAT BÖYLE MİDİR?
Hakikat yoluna giden canlar
Rakı, şarap doludur fincanlar
Namusa, vicdana düşman çıkanlar
Esrar içenlerin hakikati böyle midir?
Eşek palanıyla hakikate girilmez
Hayvan sıfatıyla güller derilmez
Diriyi öldürmeyince ölü dirilmez
Ölüyü dirilten hakikat böyle midir?
Beşte hakikat dersini okumalı
Hakk’ın örneğinden örnek dokumalı
Her fena fiillerden kendini sakınmalı
İnsan olanın hakikati böyle midir?
Hakk’ın emrinde olmayan kimse
Şeytan’ın nefsinden verirler hisse
Yırtıcı canavarlar içinde olan meşe
Meşe canavarların hakikati böyle midir?
Hakikate girenlerin işleği zina
Ne bacı tanıdılar ne de ana
Domuz yolu dağıldı her yana
Nikâhı bozanların hakikati böyle midir?
Piriniz domuzdur, tutun kuyruğundan
Mürşidiniz habersiz, Cafer’in buyruğundan
Yedikleri necis bellidir bıyığından
Kur’an’da olan hakikat böyle midir?
Okudukları ders dördün dersidir
Gördükleri ikrar Şeytan’ın nefsidir
Beşte okuyanlar ne erkek, ne dişidir
Nefse kul olanın hakikati böyle midir?
Pirler çoğaldı yolları şaştı
Ettikleri fenalıklar dağları aştı
Talip nefret etti pirlerden kaçtı
İrşat eden mürşidin hakikati böyle midir?
HASANİ hakikatin sırrına ermiş
Hakikat kapısından içeri girmiş
Hakikatte bir ferdin olmadığını görmüş
Körlerin gittiği hakikat böyle midir?
HAKK’IN EMRİ
Dinle sözümü kulağına olsun küpe
Ne dağ kalır, ne yokuş, ne de tepe
Nefis düşmandır, karşısında al cephe
Hakk’ın emri rızasını kendine siper et.
Dağlar eğilir dünya olur dümdüz
Doğudan batıya kadar götürür iz
Gizli dalda yer kalmaz görünür yüz
Hakk’ı kendi kendine aşikâre et.
İnsanda gizli olan olurmuş aşikâr
Biri rahmete, biri lanete olmuş yar
Yar olan nefiste olmuş aşikâr
Rahmeti kendine yar, yoldaş et.
İnsandan gayrı Hakk’ı arama
Kanun, adalet ilaç olur yarama
Kalbinden yaramazı çıkar, gel darıma
Hak insanda mevcut içini, dışını pak et.
Hak kendini doğuşta eder ispatı vücut
Cümle mevcudat insanda olur mevcut
Onun için Âdem’e ettiler secdeyi sücut
Hak Âdem’dir, Âdem Hak’tır secde et.
Secde edersen fani dünya olur baki
Şeriatta, marifette görmediler Hakk’ı
Hakikat, yakın edecektir ırağı
Tarikatta, marifette Hakk’ı ispat et.
Dört köşe, kapı ile beştir
Üç yüz altmış altı azası birbirine eştir
Yüzü cemallullah, kirpiği kaştır
Vücudunu Künfeyeküne emir et.
Pir Hak’tır, tarikatın başı
Hakikat tır tarikatın eşi, yoldaşı
Taliptir Hakk’ın öz atası
İnanmayana durma, lanet et.
HASANİ SANİ Künfeyekün insanda hazır
Herkes bu dünyada kendine kuyu kazır
İnsanda mevcuttur, hepsi hazırı nazır
Hakk’ın emrini kulağına küpe et.
MEZARIM KAYBOLMASIN
Mekân kurduk dağların başına
Gözlerimden akan kanlı yaşıma
Yazdığımı yazın mezarımın taşına
Yazıyı yazın mezarım kaybolmasın.
Hakk’ın rızasıyla yazılan yazıdır
Yazdığım yazıya mani olan cazıdır
Yazılarımı yazmayanın yüzü karadır
Yazıyı yazın mezarım kaybolmasın.
Yazının emrini tutup rızada gezenler
Hakk’ın emriyle yazıyı mezarıma yazanlar
Yazıyı yazandır, yılanın başını ezenler
Yazıyı yazın mezarım kaybolmasın.
Millet sizin için yandım tutuştum
Gerçek erenlerin yurduna düştüm
Düşmanımıza dost olandan kaçtım
Yazıyı yazın mezarım kaybolmasın.
Millet, dinleyin kulağınızla sözümü
Sizlere bağladım doğru özümü
Kurban verdim kızımı, oğlumu
Yazıyı yazın mezarım kaybolmasın.
Fatıma’ya verdim ikrarı, imanı
Ulu Divan kurulur gelir zamanı
Hak incitmesin ehli muhibbanı
Yazıyı yazın mezarım kaybolmasın.
Ehlibeyte kurban verdim canımı
Can alıcıya helal etmem kanımı
Ölmezden evvel görsem Ulu Divanımı
Yazıyı yazın mezarım kaybolmasın.
İkrar vermiş ikrarı var bana
Tellal etti saldı her yana
Hakk’ın Divanını görsem kana, kana
Yazıyı yazın mezarım kaybolmasın.
HASANİ vardı, yalvardı dostumuza
Dostumuzda saman tepti postumuza
Düşmanla bir olup asker çekti üstümüze
Yazıyı yazın mezarım kaybolmasın.
MÜRŞİT
Mürşit olanın doğrudur özü
Hakk’a doğru gider yolu, izi
Nur ile nurlanır cemali, yüzü
Zatsız sıfatsız mürşit olur mu?
Mürşidin kalbi nur ile doludur
Hakk’ın rızasının oğlu, kuludur
İnsanların açılan sevgili gülüdür
Karaçalıdan açılan gül mürşit olur mu?
Ben mürşidim diyen yalancı kezzap
Caferiyim deme, mezhebin hangi mezhep?
Narı cehennemde çekeceksin azap
Hakk’ın emrini tutmayan mürşit olur mu?
İkrarsız, kimin malı helaldir kime?
İnanmayan baksın kitabı cime
Hakk’ı görmeyen gözler gele o ceme
Kendini tanımayan kör mürşit olur mu?
Tauz’u melekte âlim ulemaydı
Benlik edip gururlandı silindi kaydı
Hakk’ın Divanından ayağı kaydı
Yüzünde gurur olan mürşit olur mu?
Gözü gönlü var bu dünyalıkta
Yolu zulümattır kalmış aralıkta
Can gözü görmeyen kalır karanlıkta
Canana ermeyen mürşit olur mu?
Mürşit olan şeriatın şerrini atar
Varını tarikatın varına katar
Marifette kıymetli cevahir satar
Hakikatte damgası olmayan mürşit olur mu?
Bir bakışta çar köşeyi görmeli
Hakk’ın gizli sırlarına ermeli
Dost evine edep ile varmalı
Güzelde gözü olan mürşit olur mu?
HASANİ SANİ’yim, mürşidin dükkânı cevahir
Nüfuzu dağları, taşları eritir
Diriyi öldürür, ölüyü diriltir
Bu makamda olmayan mürşit olur mu?
HAKK’IN YOLU
Ey akıl, gel fikir eyle!
Fehmin varsa sözümü dinle
Yıkıp viran eyleme, yap şenle
Hakikat yolu Buyruk, Kur’andır.
Buyruğun gömleği ikidir
Biri nikâh, çekmez çekidir
İki can bir gömleğin hakkıdır
Hakk’ın emri ceset ile candır.
Nikâhın emri, Kur’anı Buyruktur
Koyunun kuyruğu gibi kuyruktur
Kuyrukta çıkanın cesedi çürüktür
Münkiri münafığı, nameti küfrandır.
Diğer gömlek ikrar ile iman
Sil kalbinden kalmasın güman
Dört can bir gömleğe girdiği zaman
Zülfikâr’ı elinde Şahı Merdandır.
Nefse uyup olma katil
Vesveseye verme fitil
Hak isen olursun batıl
Narı cehenneme düşer, hal yamandır.
Hakikat yolu Güruhu Naci’dir
Cümlesi birbirine kardeş bacıdır
Nefse uyan zehirden acıdır
Yol yezidi Şimir-i Mervan’dır.
HASANİ bakma dünya mülküne
Meydan verme içindeki tilkine
Kanma Tauz’un fikrine, zikrine
Sureti insan, kendisi hayvandır.
BAĞLIDIR
Cümleyi bir bilmek, bilmeyene bildirmek
Cümleyi tanımak, anlamak demek
Cümle Fırkayı Naci‘nin aslını bir bilmek
Cümlenin bendi, ikrara bağlıdır.
Aslı nesli bir olmazsa olur azap
Her daim birbirine ederler gazap
Araya giriyor ayrı ayrı mezhep
Şerre tabi olanın işleği Şeytana bağlıdır.
Bu iki bölük birbirine verilmez
Verilenlerin hiçbirinin hayrı görülmez
Doğanlar hangisinin malıdır bilinmez
Seçimi anaya, babaya bağlıdır.
Bu iki bölüğü birbirinden ayırmalı
Emri rızaya tabi olanları kayırmalı
Alevilerin aslı, Fırkayı Naciye malı
Cümlesi de ikrara, imana bağlıdır.
Ana cesettir, baba da can
Sebepleri birbirinden ayırır her zaman
Ceset ölür, can yolumuzda iman
Canda birlik, canana bağlıdır.
Cümlemiz Fırkayı Naci’dir
Gönülleri Hakk’ın miracıdır
İkrar iman eşiği, haccıdır
Cümlesinin canı bire bağlıdır.
Bire bağlı olan birden çıkmaz
Huri melek olsa yüzüne bakmaz
Can erler canandan bıkmaz
Can ile ceset yola bağlıdır.
Cesedi Kur’an, canı Buyruktur
Koyunun namusunu örten kuyruktur
Nikâhları birbirine uygun koruktur
Nikâhını bozanlar Şeytana bağlıdır.
Fırkayı Naci’de erkek, dişi yoktur
Cümlesi, cümlesine bağlı Hak’tır
HASANİ’nin hazinesi çoktur
Alabilenler edep, hayâya bağlıdır.
HASANİ BİR DÜKKÂNDIR
Başı Bismillah ile kurulan bina
Bismillahsız menzil almaz bir bina
Hakk’ın emrine bağlı olan baba, ana
Cennet, cehennem atılır bir yanadır.
Kubbeyi Rahman Naciyemekânıdır
Naciye evlatlarının cevahir dükkânıdır
İşlekleri, sürekleri Hakk’ın canıdır
Güruhu Naciye’nin yolları ikrar imandır.
Dört ceset olmuştur bir kalıp
Birbirine bağlı olmuştur talip
Hırsına, nefsine olmuşlar galip
Kalıpta olanlar can, canan, çobandır.
Yoları Hakk’a doğru giden yoldur
Cümlesi birbirine taliptir, kuldur
Hakk’ın Rahmeti talipte yoldur
Hak onlara kâni mekândır.
Talibin kalbi Hakk’ın evidir
İkrarı, imanı gayet güçlüdür
Hakk’ın emriyle çakılan çividir
Rahmet Deryasından gelen yol erkândır.
Yetmiş üçler yetmiş ikiden ayrıdır
Cennetten sürgün olan karıdır
Şeytan yetmiş ikinin varıdır
Cennetten Havva ile gelen kandır.
Kan Bismillahsızlardan döküldü
Dünyaya zina tohumu ekildi
Zinadan doğanlar ayrı çekildi
Biri Muaviye, biride Osman’dır.
Bismillahın babası Rahman, anası Rahim
Bismillahın üzerinde kuruldu cim
Dünyaya gelmeyen, tanımayan kim?
Dünyaya gelip gidenlere HASANİ bir dükkândır.
DÖRT KAPI
Şeriat Muhammed Mustafa’dır
Tarikat AliyyunMurteza’dır
Bir kalıp üç yüz altmış altı azadır
Kendini talip bilip defter açasın.
Marifet Hatice’yi rahmandır
Hakikat Fatıma’yı imandır
Ali noktayı imamdır
Hasan ile Hüseyin kapısından geçesin.
Şeriatta ölmeden evvel ölmeyen
Tarikatta ikrar, iman bilmeyen
Yol pirinden dersini almayan
Mürşit olup müşkülleri çözemesin.
Şeriatta düşeni kimse kaldıramaz
Tarikatta herkesi yola aldıramaz
Marifette Hakikatte içeri bırakamaz
Ölmezden evvel öl ki kefen biçesin.
Hakk’ın emrini tutmayan talip
Hırs ile nefsi her daim olur galip
Bedeni hayvana olur bir kalıp
Nefsini eşek et ki binip geçesin.
Dört kalıbın kapısı Naci’dir
İçindeki gönüllerin haccıdır
Güruhu Naci’nin miracıdır
Şeriatta kemerbest ol ki kapı açasın.
Şeriatta namazın kılan imamdır
Tarikatta marifette ikrar tamamdır
Hakikatte can içindeki canandır
Emri ilahiyi tut ki şerden kaçasın.
Şeriat insanı temiz eder
Tarikat kapısından içeri girer
Marifette hakikatte ikrarını güder
Kur’anı anla ki helâlı haramı seçesin.
Kur’an ile Buyruk birdir
Dört kapı Naci’de sırdır
Bunların yüz bin manası vardır
Nur ol ki nurdan içeri geçesin.
Doksan bin kelamın yüz bin manası
Muhammed dedesi, Ali babası
Hatice ebesi, Fatıma anası
Bunları birbirinden nasıl seçersin?
Bismillahtır dört kalıp üç nokta
Hesabı bilinmez, var edilmiş çokta
Ferman ile gelmişler nuru Hak’ta
Bunlara uymayıp da neden kaçarsın?
Koyunun edebini örten kuyruğu
Naci ile Naciye’den gelir buyruğu
HASANİ’dir nikâhına sadık olduğu
Hakk’ın Emri Rızasıyla nikâh kıyasın.
DOST
Arayıp ta kendime bir dost bulayım
Özü, sözü çürük dost lazım değil
Dosta kıymet verene dost olayım
Sadık olmayan dost lazım değil.
Gizli perde ardında dostluk olamaz
Dost ile oynayıp tuzak kuramaz
Dostun her halini sorup aramaz
Halimizi bilmeyen dost lazım değil.
Dost isterim can ile başını vere
Her daim can gözüyle dostunu göre
Dostluk çerağını yaka çağrılan yere
Göze görünmeyen dost lazım değil.
Dostlar arasında vasıta olmaya
Dost dosttan ayrılıp geri kalmaya
Dost dostun halinde mana bulmaya
Hilebaz fırıldakçı dost lazım değil.
Dostun malı birdir ayrı değildir
Bahçesiz bostansız kalınan haldir
Üstü sulanır, altı kum ile çakıldır
İçi dışı bir olmayan dost lazım değil.
Dostun namusu, dostun başında tacıdır
Dost dosta diyemez fakirin acıdır
Yeri narı cehennem, kızgın sacıdır
İkiyüzlü olacak dost lazım değil.
HASANİ gel dostu kendinde ara
İçini dışını pak et ki olmasın kara
Edep hayâ ile dostuna vara
Yarama ilaç olmayan dost lazım değil.
YALAN YANLIŞTIR
Meyil verme ikiyüzlü dosta
Gece gündüz sizi eder posta
Üstat görmemiş anlamaz usta
Yanına varmayın yalan yanlıştır.
Hakk’ın emrine yalan yanlış denilmez
Seçilmemiş helâlı haramı yenilmez
Düşman elbisesini dostlar giyemez
Giyinip kuşanmayın yalan yanlıştır.
Yalancının yolu yanlışa gitti
Yanlışı yaramazı doğruya kattı
Yalanı alarak yanlışa sattı
Alış veriş etmeyin yalan yanlıştır.
İçi dışı bir olmayana sırrını verme
İlacını alarak yaralarına sürme
İki dilli dostun yolunda gitme
Zatı sıfatı olmayan, yalan yanlıştır.
Yanlış, doğru ile yalanın arasında
Ulu Divan hâkimi mizan başında
Doğruyu ayırmış doğruluk aşında
Emrini tutmayın yalan yanlıştır.
Doğru ile yalan, birlikte tartılmaz
Helâlı harama vererek satılmaz
Keçi ile koyun, bir sürüye katılmaz
Sürüsüne katılmayın yalan yanlıştır.
Doğruyu ayıran Ulu Divandır
Yalan yanlışın yolu hayvandır
Balı olmayan boş bir kovandır
Arasına katılmayın yalan yanlıştır.
Yalan yanlış, kuru vızıltılı boş kovan
Tadıyla lezzeti sarımsakla acı soğan
Aslı nesliyle haramzadeden doğan
Hakikati lekeli olan yalan yanlıştır.
Muhabbet deryasına bağlamış beli
Kandırmış kendini bent etmiş yeli
Bahçesine bağlamış coşkundur seli
İşleği süreği yalan yanlıştır.
Hakikat yolunu etmişler meze
Geline kıza göz koymuş kepaze
Güzelin önünde gelmişler dize
Yolu erkânı yalan yanlıştır.
HASANİ anlaşılsın yanlışı yalanı
Sırat köprüsündeki ince kılını
Muhabbet ederken gevher dilini
Sakın inanmayın yalan yanlıştır.